Paskalya tatilinde uzun zamandir gitmek istedigim Mont St Michel manastirina gittik. Epey onceden ayarlamalari yapmis heyecanla bu geziyi bekliyordum. Yine once begendigimiz otelleri ayarlayarak cizdigimiz rota pek de pratik olmadi cunku otel ve gormek istedigimiz yerler biraz uzakti. Yola cikarkenki aksiligimizse arabamizin polis tarafindan cekildigini farketmemiz oldu. Oglene arabayi teslim almis ve yola koyulmustuk. Yine süre kısıtlı, görülecek yer coktu. Asagi Normandiya ve Bretegne; yani Fransa'nın kuzey batısı kesfedilecekti. Yol uzerinde Deauville'e ugradik.
Aşağı Normandiya bölgesinde bulunan Deauville, harika bir liman şehri. Uluslararası festivallere ve konferanslara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Büyük Casino'su, koşu yolları, marinası ve villalarıyla üst sınıf Fransızların gözde tatil merkezi. Ünlü Fransız modacı Yves Saint Laurent'in de bir evi varmış burada. Biz görmedik, kısa bir şehir turu yapıp öğle yemeğimizi yiyerek yola devam ettik.
Britanya ve Normandiya sinirinda bulunan Mont St Michel siddetli gelgitlerin yasandigi bir adacik. Adacığın tepesinde bulunan heybetli manastir 1000 yildan fazla suredir Hristiyanlar icin hac merkezi sayiliyor ve Unesco'nun dunya miraslari listesinde bulunuyor. Hikayesi 708 yilina uzaniyor.
Nüfusunun 50’si din adamı olmak üzere 80 kişiden oluştuğu söyleniyor. En tepesinde keşişlerin inzivaya çekildiği muhteşem mermer işçiliğiyle yapılmış hücreler, manastır kilisesi ve yemekhane yer alıyor. İkinci kat başrahip, soylu konuklar ve şövalyeler için ayrılmış. Alt kattaki yardım bölümünde ise aciz hacıların dertlerine derman bulunuyormuş.
Nüfusunun 50’si din adamı olmak üzere 80 kişiden oluştuğu söyleniyor. En tepesinde keşişlerin inzivaya çekildiği muhteşem mermer işçiliğiyle yapılmış hücreler, manastır kilisesi ve yemekhane yer alıyor. İkinci kat başrahip, soylu konuklar ve şövalyeler için ayrılmış. Alt kattaki yardım bölümünde ise aciz hacıların dertlerine derman bulunuyormuş.
Aksam 7 de sular yukselecek bu saate kadar arabanizi park ettiginiz yerden alin uyari yazisi.
Bu büyüleyici gelgiti deneyimlemek isteyen turistlere manastırın papazları rehberliğinde bu küçük adacıktan karşı kıyıya sürekli olarak düzenlenen turlar varmış. Soğuğa meydan okurcasına (çıplak ayak ve en tepeye kadar sıvanmış kıyafetleriyle) bu uzun ve çamurlu yolculuğu tamamlayan pekçok grup gördük.
Fransız Devrimi sırasında manastıra el koyulmuş ve hapisaneye dönüştürülmüş. Victor Hugo’nun başını çektigi kitlesel bir protesto kampanyasi sonucu 1874 yılında tarihi anıt ilan edilerek ziyarete açılmış. Her yil 3 milyondan fazla turist ziyaret ediyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder