Gectigimiz cuma sabahi akillara durgunluk veren bir ucak kacirma vakasi yasadik. Bu ilk degil, hatta akillanmayip son dakika yetisiriz ucaga genelde. Bu defa 05:30'da uyanip erkenden gittik iki saat once, nese icerisinde arabayi parkettik, check in yapmayip valiz vermedigimiz icin dogruca ucaga alim yolunda ilerliyorduk ki yanlis havaalaninda oldugumuzu aci ve dehset icerisinde farkettik!
Evet bazi seyler sadece bizim basimiza geliyor.
Diger havaalani 1 saat uzaktaydi ve cuma trafigi diye bir sey kesinlikle vardi. Yinede son bir umut ani kararla arabayi orada birakip taksiyle ( odedigimiz parayi her okudugumda acim katlanmasin diye yazmayacagim) panikle yola ciktik ama vardigimizda kapilari kapattik diyen soguk gorevliyle yuzyuze geldik. Ucak karsidaydi ama binemedik. 10 dakikayla kacirdik! Cok koydu be blog. Budapeste bize cok pahaliya patladi.
Kabullenme evresinden sonra, ayni gune hic ucak olmadigini gorerek cumartesi sabahina tekrar bilet aldik, o gun gergin ve yorgun gecti. Trenle geri donup arabayi otoparktan aldik, bu garip olaya inanamayarak eve donduk. Ozan cuma gunu izin almis, ben okulu asmistim; bunlara mi yanalim, budapestede yapmak istedimiz pek cok seyi yapamayacagimiza mi, maddi zarara mi bilemedik.
Bu da boyle bir animizdi.
Nasilsa cumadan gidiyoruz diye donusu pazar oglene almistik. Iste bu yuzden programimiz cok yogundu. Yorulduk ama dopdolu gecirdik koskoca 1 gunu!
Budapeste Tuna nehriyle ikiye ayrilmis: Sagda Buda, solda Peste var.
Varirvarmaz sirtcantasini 5 odali sirin otelimize birakip, resepsiyon gorevlisinin tavsiyesiyle Ruben restoranina gidip gulas corbasi ve gulas yemegini yedik.
Hemen Great Market Hall'a kostuk. Burasi kapanmak uzeydi, iki katli marketi kisaca gezme firsatimiz oldu. Sehre ozgu paprikalari, tahta oymaciligi ile yapilan kasiklari, porselenleri ve el isi ortuleri bu buyuk markette gormek mumkun. Para birimleri forint ama euro da kabul ediyorlar. Euro kabul etmeyenler de kredi karti kabul ediyor, sikinti cekmedik.
Evet bazi seyler sadece bizim basimiza geliyor.
Diger havaalani 1 saat uzaktaydi ve cuma trafigi diye bir sey kesinlikle vardi. Yinede son bir umut ani kararla arabayi orada birakip taksiyle ( odedigimiz parayi her okudugumda acim katlanmasin diye yazmayacagim) panikle yola ciktik ama vardigimizda kapilari kapattik diyen soguk gorevliyle yuzyuze geldik. Ucak karsidaydi ama binemedik. 10 dakikayla kacirdik! Cok koydu be blog. Budapeste bize cok pahaliya patladi.
Kabullenme evresinden sonra, ayni gune hic ucak olmadigini gorerek cumartesi sabahina tekrar bilet aldik, o gun gergin ve yorgun gecti. Trenle geri donup arabayi otoparktan aldik, bu garip olaya inanamayarak eve donduk. Ozan cuma gunu izin almis, ben okulu asmistim; bunlara mi yanalim, budapestede yapmak istedimiz pek cok seyi yapamayacagimiza mi, maddi zarara mi bilemedik.
Bu da boyle bir animizdi.
Nasilsa cumadan gidiyoruz diye donusu pazar oglene almistik. Iste bu yuzden programimiz cok yogundu. Yorulduk ama dopdolu gecirdik koskoca 1 gunu!
Budapeste Tuna nehriyle ikiye ayrilmis: Sagda Buda, solda Peste var.
Varirvarmaz sirtcantasini 5 odali sirin otelimize birakip, resepsiyon gorevlisinin tavsiyesiyle Ruben restoranina gidip gulas corbasi ve gulas yemegini yedik.
Hemen Great Market Hall'a kostuk. Burasi kapanmak uzeydi, iki katli marketi kisaca gezme firsatimiz oldu. Sehre ozgu paprikalari, tahta oymaciligi ile yapilan kasiklari, porselenleri ve el isi ortuleri bu buyuk markette gormek mumkun. Para birimleri forint ama euro da kabul ediyorlar. Euro kabul etmeyenler de kredi karti kabul ediyor, sikinti cekmedik.
Grand Market Hall'un karsisindaki cadde cok guzel hediyelik esyalarin satildigi renkli bir cadde. Burada icebar gorduk girip meshir ickileri olan Palinka'li kokteyllerimizi ictik.
Seramik sanatcisi Vertel Andrea'nin ust resimdeki sevimli biblolarini otelde gormustum ve resepsiyondaki gorevli merkezde bulabilecegimi soylemisti. Gorunce hemen 3 hayvan figurlu sevimli bibloyu aldim.
Ust resimdeki meshur macar salamlari, bizim bildigimiz sucukmus meger. Tatli bir sarap olan Tokaji saraplari da Budapeste'ye yolu dusenlerin almasi ve denemesi gereken bir sarap. Havaalaninda cok yillikari 1800 euroya kadar cikiyor, ilginc bence
Seramik sanatcisi Vertel Andrea'nin ust resimdeki sevimli biblolarini otelde gormustum ve resepsiyondaki gorevli merkezde bulabilecegimi soylemisti. Gorunce hemen 3 hayvan figurlu sevimli bibloyu aldim.
Ust resimdeki meshur macar salamlari, bizim bildigimiz sucukmus meger. Tatli bir sarap olan Tokaji saraplari da Budapeste'ye yolu dusenlerin almasi ve denemesi gereken bir sarap. Havaalaninda cok yillikari 1800 euroya kadar cikiyor, ilginc bence
8 eski, 2 yeni kopru varmis Budapeste'de. Basit ama estetik yesil kopru Great Market Hall'un hemen asagisin
En eski ve en guzel kopru 'zincirli kopru'
Ustteki Elizabeth koprusu 1897-1903 yillari arasinda yapilmis.
Ust resimdeki kopruyu Eiffel kulesinin mimari Gustave Eiffel yapmis.
Aksam ortacag restorani olan Sir Lancolet'e gittik. Oteldeki gorevliden bizim icin aksam 8'e yer ayirtmasini istemistik, sagolsun ayarlamis yoksa yer bulmak biraz zor. Butun garson ve calisanlar ortacag kostumu giymislerdi. Yemek sirasinda kucuk sovlar vardi, agizda ates sondurme, oryantal gibi... Menu de esprili bir dille ortacag usulu yazilmisti. Catal yoktu, kasik ve bicakla yeniyordu yemekler.
Ust resimde Ozan'i konsepte uygun hareketlerle goruyoruz. O el butu biraz daha kavramaliydi sanki:)
Ertesi gun oglen ucaga gitmeden teleferikle Buda Kalesine ciktik. Burasi da henuz acilmamisti biz de Mathias kilisesi ve balikcilar tabyasinin oldugu ayni zamanda unesco'nun dunya mirasi listesine girmis olan cevreyi gezdik. En son da tuna nehrinde 1 saat suren tekne turunu tamamlayip (bu turu gece yapmayi cok istiyordum, isikli Budapeste'yi tekneden izlemek daha iyi olurdu kesin) havaalaina donduk.
Sabahin korunde funikulerde bir tek biz vardik.
Biz donerken gelenler ve zincirli koprulu Tuna manzarasi
Mathias kilisesi
Aslinda arkadasim Anna, gidip begendigi yerleri bana linkleriyle gondermisti, ama firsat olmadi pek coguna. Mesela Menza'da yemek yiyemedik.
Vaktimiz olsa hamamlarini mutlaka dener, yarim saat uzaktaki sirin ortacag sehri Szentendre'ye giderdik. Gece biryerlere eglenirdik; mesela Tuna nehrine demirli gece klubu A 38'de.