Sabah saat karisikligi yasadik. Paris'e gore orada saatler 1 saat geri, bir de saatler aliniyor diye ileri aldik. Sabah, 8:30 da kahvaltiya diye odadan bir ciktik ki kapinin onunde oturan Norvecli cift saatin daha 7:30 oldugunu soyledi. Onlarin da kafasi karismis. Neyse efendim Fas'ta yaz saati uygulamasi yokmus.
Biz de kahvalti saatini beklerken medina pazarinda biraz dolasip Kasbah muzesini gezdik. 10 dakika yurume mesafesindeydi muze. Otelde Fatima burada iki onemli muze bulundugunu, birinin yurtdisinda acilan ilk Amerikan Konsoloslugu olma ozelligi bulunan eski konsolosluk binasi oldugunu, digerininse Kasbah muzesi oldugunu belirtmisti.
7 oda ve ortada bir avludan olusan bu muzede tarih oncesi donemden 19.yy' a kadar kullanilan arac gerecler sergileniyor. Oldukca amator buldugumuz bu muzeye giris 20 dirhem. Kapida tuvalet gorevlisi gibi bir tip, ne dogru durust dil biliyor, ne o anda bulundugu yerin ne oldugunu anlatabiliyor.
Kasbah muzesi bir donem krala evsahipligi etmis, aslinda estetik olarak guzel bir muze. Guzel bir avlusu ve bahcesi var.
Aciklamalar Arapca, Ispanyolca ve Fransizca. Ingilizce yok. Sanirim ayri bir brosur veriyorlarmis ingilizce istendiginde.
Yemegin en guzel kismi royal karideslerdi. yine de fiyatini haketmiyor bence.
Donuste farkli bir guzergah izleyip sahilden geldik. Yolda okyanusta kite surfing yapanlar cok ozendirdi bizi. Sahilde sanki altta yuruyen bir bant varmis gibi muthis bir hizla gozden uzaklasiyorlardi.
Cebelitarik bogazi girisindeki feneri ziyaret etmemizi oneren bilimum internet sitesinin onerisine uyarak Cap Spartel'e gittik.
Ozetle Istanbul'u gormus biri icin cok da ilginc olmayan, ama hos bir deniz manzarasi, Arap zenginlerinin geldigi, yol kenari dinlenme tesislerini andiran bir cay bahcesi ve girisi yasak olan guzel bir fener. Bahsis verince iceri aliyorlarmis diye bir soylenti var. Ozan'in Casablanca'da yasamis olan muduru de Ozan'a bu ulkede yasak! olmadigini, az bahsis oldugunu ifade etmisti gerci.
Ozetle Cap Spartel icin diyebilecegim burada yasiyor olsaydim da zaman ayirip gelmezdim.
Herkul Magarasi
Yine ayni bolgede ziyaret edilmesi onerilen yerlerden biri Herkul magarasi. (Hercules des Grottes) Dar bir giristen girilen genis ve karanlik bir alan, en sonunda da okyanusun dev dalgalariyla dolup bosalan, Afrika kitasini andiran bir aciklik. Onunde durup ters isikta fotograf cekmek icin.
Insanlarin oldukca yardimci ve ustelik guvenilir oldugunu farketmek sasirtti. Yol sordugumuz kisiler arabayla (ya da yaya olarak) takip edin diyerek bizi gidecegimiz yerlere goturdu. Bu sekilde gittigimiz bir yer de kendi basimiza asla bulamayacagimiz Hafa Cafe idi. Cekirdek citleyip naneli cay icmek (ya da burada cok yaygin olan sutlu kahve (cafe au lait), ve Fasli ergenlerin sosyallesmelerini izlemek icin dusunulebilecek en guzel yer (!)
Hava karardigindan mi yoksa kizartma kokularindan mi bilmem pek hosumuza gitmedi ortam ama bir tarafi bogaza ve uzaktaki Ispanyol kiyilarina, obur tarafi isiklar icindeki Tanca'ya bakan bu cafeye sabahin ilk saatleri gitmek guzel olabilir.Hafa Cafe'nin alalari bizim Istanbul'da var.
7 oda ve ortada bir avludan olusan bu muzede tarih oncesi donemden 19.yy' a kadar kullanilan arac gerecler sergileniyor. Oldukca amator buldugumuz bu muzeye giris 20 dirhem. Kapida tuvalet gorevlisi gibi bir tip, ne dogru durust dil biliyor, ne o anda bulundugu yerin ne oldugunu anlatabiliyor.
Kasbah muzesi bir donem krala evsahipligi etmis, aslinda estetik olarak guzel bir muze. Guzel bir avlusu ve bahcesi var.
Aciklamalar Arapca, Ispanyolca ve Fransizca. Ingilizce yok. Sanirim ayri bir brosur veriyorlarmis ingilizce istendiginde.
Muzeden cikinca o bolgede olan Ibn Batuta'nin mezarini aradik ama bulamadik. Medina oldukca karisik. Garip bir sekilde esnaf da bilmiyor, haritaya gore cok yakiniz ama goremiyoruz. Ilgincti. Ibn-i Batuta Tanca'dan cikmis Turkiye de dahil olmak uzere Asya'nin en uzak noktalarina kadar gitmis bir gezgin. Ama biz mezarini goremedik, kahvalti icin otele donduk. Kahvaltiyi tek masada Hollandali ve Norvecli ciftle yaptik. Her ikisi de Ispanya'dan gemiyle gecmis bir gunlugune. Tarifa'dan Tanca'ya her gun gelen feribotla.
Cok sevimlilerdi, bu Norvecliler cok sicakkanli ve sohbetsever oluyor, Oslo'da da bunu farketmistim. Norvecli gencle Ozan, Amundsen'den girip Magnus Carslen'den ciktilar. Bu arada biz de bayanlarla satrancin ne kadar sikici oldugundan bahsettik. Orada yedigimiz burgerlerin lezzetini onlara da anlattik. Ozan sasirdi adini hatirlamama ama lezzeti unutmadigim gibi Fiasco Cafe'yi de unutamiyorum. Oslo'daki pahalilik konusuna da degindik elbet, cocuk bize Isvec ve Danimarka'dan gelenlerin bile yanlarinda sandvic getirdiklerini soyledi.:)
Arabayi 1:30 da Gilles'in onerdigi bir ofisten gunluk 300 dirheme (30 Euro) aldik. Icerde Humeyni tipli bir bir imam Turkiye'den geliyoruz deyince basladi anlatmaya. Adamin hem Fransizca, hem Ingilizce, hem de Ispanyolca konusmasi yetmiyormus gibi Osmanli tarihini de benden iyi bilmesi ilk izlenimin gayet yaniltici oldugunu gosterdi. Sonra dugune gidiyorum diye kirmizi bir berberi cubbesi giyip gitti.
Araba son derece pisti ama bunlara takilmiyoruz tabiki. Ilk hedefimiz yakinlardaki sahil kasabasi Asilah'di, tahmin edilecegi gibi GPS yok, yol isaretleri de arapca, nadiren fransizca da var. Ama zor olmadi yine de yol bulmak. Rabat levhalarini takip ederek Asilah'a vardik. Bu arada 30 km'lik yolda 7-8 trafik kontrol noktasindan gecip ikisinde durdurulmak garip geldi. Herkes son surat giderken bir anda yavasladiklarini gorunce radar oldugunu anlamalisiniz.
Asilah'a geldigimizde yagmurluydu hava, karnimiz aciktigindan onceligi yemege verecektik. Gilles'e Asilah'ta restoran sordugumuzda 2 tane iyi restoran var ikisi de Ispanyol demisti. Internette de Casa Pepe ve Grazia Restoran iyi notlar almisti. Biz agir bir paella yerine duzgun bir balik yiyelim diyerek Grazia'yi sectik 14:30'da yer yoktu yarim saat sonra gelin dediler bu arada biraz sehri turladik. Acligin doruk noktasinda hemen 3 olur olmaz geri donduk ama bir gurultu hengame, o kalmadi bu yoklarin icinde barbun baligi yedim ama cok kotuydu, zaten kizartma balik yemem normalde ama oyle aceleye geldi ki; sakin sakin secemedik menuden. Pek anlasamadik da ispanyol garsonlarla. Gunun dersi: Avoid touristic places.
Sehirden manzaralar, bir de yagmur olmasaydi...
Cebelitarik bogazi girisindeki feneri ziyaret etmemizi oneren bilimum internet sitesinin onerisine uyarak Cap Spartel'e gittik.
Ozetle Istanbul'u gormus biri icin cok da ilginc olmayan, ama hos bir deniz manzarasi, Arap zenginlerinin geldigi, yol kenari dinlenme tesislerini andiran bir cay bahcesi ve girisi yasak olan guzel bir fener. Bahsis verince iceri aliyorlarmis diye bir soylenti var. Ozan'in Casablanca'da yasamis olan muduru de Ozan'a bu ulkede yasak! olmadigini, az bahsis oldugunu ifade etmisti gerci.
Ozetle Cap Spartel icin diyebilecegim burada yasiyor olsaydim da zaman ayirip gelmezdim.
Herkul Magarasi
Yine ayni bolgede ziyaret edilmesi onerilen yerlerden biri Herkul magarasi. (Hercules des Grottes) Dar bir giristen girilen genis ve karanlik bir alan, en sonunda da okyanusun dev dalgalariyla dolup bosalan, Afrika kitasini andiran bir aciklik. Onunde durup ters isikta fotograf cekmek icin.
Insanlarin oldukca yardimci ve ustelik guvenilir oldugunu farketmek sasirtti. Yol sordugumuz kisiler arabayla (ya da yaya olarak) takip edin diyerek bizi gidecegimiz yerlere goturdu. Bu sekilde gittigimiz bir yer de kendi basimiza asla bulamayacagimiz Hafa Cafe idi. Cekirdek citleyip naneli cay icmek (ya da burada cok yaygin olan sutlu kahve (cafe au lait), ve Fasli ergenlerin sosyallesmelerini izlemek icin dusunulebilecek en guzel yer (!)
Hava karardigindan mi yoksa kizartma kokularindan mi bilmem pek hosumuza gitmedi ortam ama bir tarafi bogaza ve uzaktaki Ispanyol kiyilarina, obur tarafi isiklar icindeki Tanca'ya bakan bu cafeye sabahin ilk saatleri gitmek guzel olabilir.Hafa Cafe'nin alalari bizim Istanbul'da var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder