Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Çarşamba, Mayıs 23, 2012

Farkli Bir Avrupa Sehri: Porto

Portekiz'in  baskent Lizbon'dan sonraki 2. buyuk sehri Porto gezimiz, Ryanair'den uygun ucak bulmamizla aylar oncesinden ayarlandi. Oslo'ya giderken ilk kez denemistik Ryanair'i.  Bu defa Porto havaalanindaki  grev nedeniyle 2 saat ucakta bekledik (madem niye ucaga aliyorsunuz rotarli deyin havaalaninda bekleyelim) 2 saat de yol, 4 saat ucakta mahzur kaldik. Tek tesellimiz saatlerin orada 1 saat geri olmasiydi.  Porto planlari yaparken hep denize odaklanmistim.  Son hafta havanin pek de parlak olmadigini farkedip deniz olayindan vazgecsem de sicak Porto imaji aklimdan cikmamis olacak ki uzerime ince bir hirkadan baska kalin bisey goturmedim. Sabah aceleyle hazirladigim bavula elbise falan koydum ve dondum. 


Porto bol yokuslu,  dar sokaklardan olusan, eski binalarla kapli  ve daginik   bir sehir. Biraz Istanbul'a benziyor. Biraz Taksim, biraz Kustepe, biraz Halic...  Eski pasli binalar yikildi yikilacak turden, herkes balkona camasirlarini asmis, heryerde portakal ve greyfurt agaclari...  Bazi ara sokaklardan gecerken urktuk gupegunduz. Haritadan adres bulmakta en zorlandigimiz sehirdi ayrica. Degisik bir havasi vardi,  basta pek isinamasak da (yagmurlu ve soguk olmasi bunda etkiliydi sanirim)  giderayak cok sevdik, gunesli bir gunde gezsek cok daha keyifli olacagina eminim. 
Douro nehrinin cevresine kurulan sehir merkezi 1996 yilindan beri  Unesco'nun dunya mirasi listesindeymis. Bot turu yapmayi cok istiyorduk ama yetistiremedik.

2 katli koprunun ust katinda yurumek cok urkutucu, korkuluklari da guvenli degil, yukseklik korkum yok aslinda ama  bacaklarim titredi yururken. 2 katindan da yaya gecisi mumkun.


Sehrin en merkezi yerinde, nehire sifir konumda, koprunun hemen ayaginda   bu mutevazi goruntuler şaşirtici degil mi biraz?  Diş duvardaki fayanslar hemen hemen butun evlerin ortak ozelligi.


Almada Guest House diye   misafirhane gibi bir yerde kaldik. Gorevli genc cok sempatikti; bize favori restoranlarini (begenmedik o ayri) gezilecek gorulecek yerleri soyledi. Yokuşlardan olusan bir şehir oldugu icin  Douro nehrine  gidiş 15 dakika  donus 40 dediginde 'abartti' diyen  Ozan; ben kac dakikada gidersem o dakikada gelirim diye iddiali konustu ve   donuşu 5 dakikada gercekleştirdi. (Ayagim agriyor, yagmur da var hadi taksiyle gidelim diyerek)
Otelin ust katindaki teras

Geceleri cok hareketli bir şehir Porto, biz yorgun argin otele gelip 10'de yattigimiz yeri bilemezken (otel apartman girişliydi) kapali olan bitişik binamiz, gecenin korunde hinca hinc genc dolu yikiliyordu.  Ilk gun, ki perşembe aksami oluyor, gecenin 2'sinde inanilmaz bir gurultuyle uyandim.   Gençlerin guluş bagiriş sesleri dj'in caldigi parcalara karişiyor,  mikrofonu kapan  şarki soyluyor, sanki butun bunlar bizim odada oluyor gibiydi.  Derken uykum kacti,  sinirlerim bozuldu. Uyku sersemi  aşagi inip (Acilay stayla!) kapinin onunde oturan coskulu  genclere azcik sessiz olun dedim ama  merdivenden cikarken desibel doruklara ulasmisti coktan. (gece eglenmeye cikan insanlar bir de alkollu, ben rica ettim diye susup eve gidecek degiller tabi)  Bir sure sonra nihayet uyanan Ozan,  hadi gidip eglenelim guzel sarkilar  caliyor! diye oldukca iyimser bir oneride bulunsa da; ben tuvalet kagidindan yaptigim kulak tikaclarimla uyumayi tercih ettim.

Kahvaltiyi butun misafirler tek ve uzun masa etrafinda yaptik. Insanlar varken cekemedim ama istedigimiz gibi kullanabildigimiz mutfaktaki atmosfer guzeldi. Ustelik cok guzel bir avluya cikiyordu.


Porto Sarabi
Sehrin en onemli ihracat urunu  şarabi. 1756'da cikan bir yasayla Porto sarabinin tarifi ve kullanilan uzum cesidi korunmaktaymis.
Nehrin karşi tarafinda şarap tadim mahzenleri var. Gruplar rehber eşliginde once mahzeni gezip (kisacik bir tur)  devaminda da şarap tadimi yapiyorlar. (Sonunda şarap tadimi yapabildik, tabi uzum baglari gezisi hala yapilacaklar listemde duruyor)

Sek, yari sek ve beyaz turleri olan, alkol orani yuksek tatli bir şarap Porto sarabi. Ozellikle yemek sonrasi tatliyla servis ediliyor.  Fermantasyonu (mayalanma) tamamlanmadan alkolle guclendirildigi icin   tatli ve guclu oluyor şarap. (normalde uzumun sekeri alkole donusuyor) Douro vadisinde yetişen cok ceşitli uzumlerden yapilan Porto'ya ozgu bu şarap %20 alkol oranina sahip. Ruby( en genc ve ucuz olani), Tawny, Vintage( en degerlilerinden) gibi farkli cesitleri var. Belirlenen kurallar cercevesinde uretimi yapilan sarabin degerini uzumun cesidinden cok uretim yontemi ve yillanma suresi belirliyor. Lezzet ayrintilarda gizli ama ben bu karisik mevzulara giremeyecegim. (Ficida ne kadar bekledigi, ne zaman siselendigi ; bir de kucuk ficilarda mi yoksa  buyuklerde mi bekledigi de onemli)
Secerken ne kadar yillik olduguna bakmak en pratik yontem kanimca. Ne kadar eski olursa tadi o kadar puruzsuz ve yumusak oluyor. Eskidikce fiyat da katlaniyor, bunun icin bizim secimimiz olan ortakarar  10 yillik bir Tawny  is gorur diye dusunuyorum. Bu arada normal saraplarin aksine acildiktan sonra iyice kapatildiginda bir kac ay dayanabiliyor. Bir seferde icilebilecek gibi degil cunku. Ideal icme sicakligi da 18° .

Tarihi ve turistik yerler

Sâo Francisco (St. Francis Kilisesi)13.yy
Dişaridan bakildiginda siradan bir katedral gorunumunde olan bu  gotik, barok yapi altin kaplamalariyla avrupanin en musrif  ve savurgan katedrali olarak biliniyor. Soylenenlere gore 400kg altin kullanilmis. Ahşap oymaciliginin da doruk noktasi falan olmali, nasil emek, nasil zanaat, inanilmaz ayrintilar, insan bakarken yoruluyor. Eger Porto'da tek bir katedral ziyaret edecekseniz bunu secin diyordu notlarimizda biz de oyle yaptik.
Yan binada da bir yeralti mezarligi bulunuyor.

Casa da Musica

2005 yilinda acilan bu modern minimalist konser salonu duzensiz formuyla dikkat cekiyor. Mukemmel bir akustigi oldugu da soyleniyor. En ust katinda da şik bir restoran bulunuyormus. Biz gittigimizde ust katlar kapatilmiş, asansorler calismiyordu, belli bir saatte aciliyordu galiba.


Bildigin spor salonu olan (bana gore) Palacio Cristal de haritada turistik bolge olarak isaretlenmis de neresi orijinal bilemedim ben. Icinde kitap fuari gibi bir sey vardi, gitmisken gezdik inceledik.

Yeme Icme

Porto'da francesinha, morina baligi ve iskembe yemekleri yenirmis. Francesinha bir tur sandvic, icerisinde farkli turden etler, uzerinde baharatli sos, kasar ve yumurta, yaninda da patates olan. Bana hitab etmiyor yani.


Ben hep Ispanyollarin ve Portekizlilerin favori deniz urunu olan morina baligini tercih ettim. Biraz fazla tuzlu, acayip susatiyor tabi sonra.



Siddetle onerecegim restoransa Abadia. Sehrin ic kisminda alisveris magazalarinin bulundugu Catarina caddesinin hemen bir alt sokaginda. Elmali turtasina bayildik, orada yedigimiz yetmedi birer tane de paket yaptirip havaalaninda tok karnina yedik ucaga binmeden onceki son dakikada.





2 yorum: