Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Pazartesi, Mayıs 14, 2012

Oslo

Bol tatilli mayis  planlarini aylar öncesinden yaptik.  Oslo'ya uygun uçak bileti bulunca,  iskandinav ülkesi gorelim, soguk da olsa biraz farkli bir tecrube yasamis oluruz  dedik hemen ayarlamaları yaptık. Ama olmadı.  İner inmez havaalanından şehre giden otobüse , sonrasında tren garının hemen yanında Fiasco Cafe'de yediğimiz hamburgerlere (ama hamburger cok guzeldi) odedigimiz bi uçak! dolusu paranin ardindan   anladık ki önemli olan Oslo'ya gitmek değil, orada hayatta kalmakmış. Gezdiğimiz bütün avrupa şehirlerinde otantik hoş oteller ayarladığımız bütçe anca bir hostele yetmiş. Uzun zaman once ayarladigimiz icin hostel ayarladigimizi  girişteki kız nevresim ister misiniz 100 kron deyince farkettik. Odada ne sabun, ne havlu hatta çöp kovası bile yoktu. Canım ne süslenmek, ne gezmek ne fotoğraf çekmek istedi. 3 gün boyunca aynı kıyafetlerle gezdim. Hava soğuk, şehir kazık, otel berbattı. Pahali bir sehir oldugunu bildigimiz halde sasirdik. Biz niye burdayız,  kimin fikriydı Oslo, bu soğukta iki gün ne yapacağız, akşama dönsek mi , Oslo bu fiyatları hakedecek ne yaptı gibi düşüncelerle hevessiz ve moralsiz soğukta dolaştık durduk. Sirasiyla  şok, ofke, inkar, kabullenme evrelerini yasadik.



Karl Jonas Gate yolu boyunca ve  Aker Brygge bölgelerini gezdik. Ust resimdeki Aker Brygge bolgesi en pahali bolgeymis, ilk gun hamburger yedigimiz cafedeki cocuk soylemisti. Cumartesi gunu limanda harika bir viking gemisi vardi ama makinamizin  sarji bitik oldugundan cekmedik, ertesi gun de gitmisti.



2008 de tamamlanan Opera ve Bale binası.

Ek:  Opera binasinda  verdigimiz bu pozu koymayi unutmusum.:)


Sezon henüz açılmadığından (haziran eylul arasi sezonmus) pek çok turistik gezi de baslamamisti.   Biz de gerceklesen 2 turdan biri olan fjord sightseeing turuyla adaları gezdik. Fiyord falan da göremedik.
Birbirinden güzel adalara bakip  hayallere dalarken.

Rehberin soyledigine gore  5 kişiden birine tekne düşuyormus. Kimisi adada kendine teniskort yaptirmis, prenses yazlari adalardan birinde,  kislari Brezilya'da kaliyormus. Adalarin sadece 1 tanesi  ozelmis.  Kimi adalarda evleri belli renklere boyama sarti ve belli boyutta yapma kurali varmis. (buyuk evlere izin yok) kiminde sadece kamp yapilabiliyor ev insa etmek  yasakmis. Keske bizim ulkede de azicik planli kentlesme olsa evlere bazi sartlar konsa diye dusunuyordum ust resimde galiba.

 Bizim tekne etrafinda artistik patinaj yapan bu genc sansli ki yakalanmadi cunku jetski yasakmis.

Yalniz ne yediysek cok guzeldi, ozellikle kahvalti icin gittigimiz W.B Samson pastanesine soyleyecek sozum yok. Zaten cok eski bir gecmisi varmis, 1894'ten beri diyor. Yanilip da Oslo'ya giden olursa ugrasa iyi olur.


Herkes anadilinin yanında ingilizceyi de çok iyi kullanıyor. %100 okuryazar  bir halk deniyor. Ayrica kizlari da gayet guzeldi!
Avrupanın en pahalı sehri, Tokyo'dan sonra 2. en pahalı sehirmis Oslo. Ekonomik gelişmişliğini gerekçe gösterip avrupa birliğine girmeyi de reddediyorlarmis.

Son gece otelde pişti oynadiktan sonra  saat 22:30'da cektigim bu fotografta gostermek istedigim    gökyüzünun maviligi. 
Iyi  guzel  hoş da, bu soğuk kuzey şehrine gitmeye gerek yok Tokyolu falan değilseniz bence. 
Üstüne biraz daha ekleyip  Maldivler'e Karayipler'e falan gidilebilir. Hayır ne özelliği var....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder