Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Cuma, Kasım 04, 2011

Brüksel

Brüksele gideceğimizi kime söylediysem, pek turistik özelliği olmayan bir şehir yorumunu  yaptı, bu yüzden gezilecek yerler ve yapılacaklar için  ön hazırlığmı   bu şehirde yoğunlaştırdım. Beklediğimizin aksine oldukça sıcak ve hoş bir şehir bulduk. Şehrin en merkezi Grand Place oldukça kalabalık olmasının dışında gayet güzeldi.

Böyle dedeler de var.

Gider gitmez (saat 16:00 civarı) karnımız çok aç olduğundan ve akşam yemeğinde iyi bir restoranda yemek yemek istediğimiz için (restoranlar buradaki gibi akşam yemeği için 18:30'da açılıyormuş)  atıştırmalık  kızartmalarından yemeye karar verdik. Önündeki uzun kuyruğu referans kabul ederek kızartmalarından bir çeşit aldığımız Friterie çok kötüydü. O bayat kızartma yağı tadı ağır geldi . Öylesine de tıkandık ki iştahla denemek istediğimiz brüksel yemeklerini yiyemedik. Hiç bir şey yiyemedik ondan sonra.
Patates kızartmaları ünlüymüş, biraz kalın doğranmasının dışında çok özel bir lezzet olduğunu söyleyemem.

Hemen şu çok meşhur İşeyen Çocuk (Manneken Pis) heykeline gittik, önünde yine bir kalabalık turist grubu fotoğraf çekip duruyor, ne varsa o minicik heykelde, bizde çektik foto işte bu.

Savaş sırasında bir bombayı üzerine işeyerek imha etmiş ve kahraman mı olmuş öyle birşey. Hatta şimdi öğrendim, heykele kıyafet giydirdiklerinde şarap veya bira işiyormuş, normalde çıplakmış. Bardağıyla gelen de görmedim ama zaten içmezdim. :)
                                               
              Özellikle Des Bouchers adlı dar sokak ve renkli ve sıcak restoranlar çok hoşuma gitti.


Farklı  tasarım bira bardakları. Tek kişilik 4 kişilik olanları da var, görüntüsüne dayanamayıp içiyor insan, güzel pazarlama:)

Tori Amos'u dinliyorum gözlerim kapalı
Brüksel'de dolu dolu 1 gün geçirmek için son dakikada Tori amos konserini farkedip biletimizi bir gece öncesinden aldık. Tori Amos yakından takip etmesem de beğendiğim bir sanatçı, hatta düğün dans şarkımız da 'A Sorta Fairytale'  olunca nostalji yapalım dedik gittik. Kadın inanılmaz yetenekli, harika  piyano çalıyor ve sesi müthiş; Allahım biz kimlere sanatçı diyoruz! ama işte seçtiği şarkılar gözlerimin kapanmasını önleyemedi.
Repertuarı paso yeni şarkılarından hazırlamış, bir iki tanesi dışında bildiğim tanıdığım şarkılar değildi. Kafamı yana yaslayıp 4-5 şarkı kestirdim, uyku arasında Ozan'a baktım onın da gözleri kapanıyordu. Kendime geldiğimde gayet enerjiktim,  kalan şarkıları keyifle dinledim. Sonuna kadar bizim şarkıyı bekledik ama onu da söylemedi. Sonuç: evde, arabada, dışarıda dinlemek güzel ama konserine gitmek pek parlak bir fikir değilmiş.

Atomium
Ertesi sabah Amsterdam'a yola çıkmadan önce şehrin birazcık dışındaki Brüksel Expo'nun hemen yanında bulunan Atomium'u görmeye gittik. 1958 yılında Expo 58 fuarı için yapılmış. Gitmesek de olurmuş ama neyse...

Demirin kristal kafes yapısının 165 milyon kez büyütülmesinden esinlenilmiş, 102 m yüksekliğinde,  9 toptan oluşuyor. Bunlardan 4 tanesi  merdivenlerle çıkılarak gezilebiliyor en üst topa ise asansörle çıkılıyor ve girişte alınan 'guide cihazı' türkçe olarak görülen manzara hakkında bilgi veriyor.

                          



Hemen  ötesinde  27 Avrupa ülkesinin maketlerinden meydana gelen Mini Europe, atom toplarının en tepesinden kuşbakışı gördüğümüz kadarıyla gayet güzeldi ama gitmeyip Amsterdam'a doğru yola çıktık.

3 yorum:

  1. Ben Brukseldeyken iseyen cocugun etrafinda bir kalabalik vardi, meger cocuk sarap isiyormus ogun:) Sarap da dagitiyolardi kalabaliga, baya sicak bir atmosfer vardi. Birileriyle tanistim, sohbet falan guzeldi yani:)

    YanıtlaSil
  2. Güzelmiş, benim araştırmam eksik kalmış, içki işediğini bilememişim,ben de bu kuru kalabalık ne böyle diye şaşırdım. Belki de dağıttılar biz kaçırdık, tüh..:)

    YanıtlaSil
  3. Ama genel olarak cocuk heykelinin pek bir ozelligi yok, sana katiliyorum..

    YanıtlaSil