Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Çarşamba, Kasım 16, 2011

Masal Şehir Prag


Prag güzel diye duyuyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Resmen bayıldım, buyulendim. Bayram tatiline denk gelen gezimizi müthiş bir organizasyon başarısıyla  ablamlarla kesiştirdik ve buluştuk. Şansımıza hava da çok güzeldi. Onların tur şirketinin düzenlediği extra turlara katıldık. Dolu dolu bir gezi oldu. Tabi rehberli geziler olunca hele de çok tatlı bir rehberle gezince gördüklerimiz daha bir anlam kazandı, söyleyecek söz de arttı, tadından yenmedi. Karlovy Vary ve Terezin kampı gezilerine turla birlikte gittik. Ortaçağ gecesi ve Dresden turu ise zamansızlıktan  katılamadığımız, içimizde kalan turlardı.
İlk akşam ablamlarla buluşur buluşmaz rehberin önerisi olan merkezdeki Celnice Kolkovna adlı  restoranda gulaş çorbası ve gulaş yemeğini denedik. Çok başarılıydı, çorbayı Paris'te denemiştim ilk kez ve beğenmemiştim pek  ama oradaki çok  güzeldi.


   Bol baharatli, etli patatesli bir corba, sicacik mmm

Goulash bir et yemegi, siyahliklar arasinda kaybolmus, baharatli sosu da guzel. Ekmek ici ve sebze mucverle suslenmisti.
Siyah Çek birasını çok sevdim, hem biraz daha hafif hem de karamel aromalı. Bir de Moravia bölgesinin şarabı ünlüymüş, onu da denedik, gayet güzeldi.
Vltava nehri, Charles köprüsü (karl,şarl,çarl her neyse ), kukla dükkanları, saat kulesi, St.Vitus katedrali ve kalesiyle Prag çok şirindi. Fotograflari eleyemiyorum hepsini koyacagim neredeyse:) 

 Charles Koprusunden goruntuler...
Prag kalesi icinde yer alan  St.Vitus Katedrali, bu kadari da fazla dedirtti:) Icerisinde pek cok Bohem Krali ve Kutsal Roma Imparatorlarinin mezarlari bulunan katedral muthis bir gotik mimari ornegi.

 Meydandaki astronomik saat. Hikayesini suradan okuyabilirsiniz.


Marionnettes...Bu kuklacida 1 saat gecirdik. En sonunda ortalama bir pinokyo alabildik. Burada gorunenlerin fiyatlari 2-3 milyara kadar cikiyor. Animasyon bolumu mezunu sanatcilar yapiyormus. Gercekten emekleri saygiyi hakediyor. Hepsinde aklim kaldi.
Son gun Charles koprusunun cikisindaki Podvezi Restorani'nda bir gulas corbasi daha yedik, biz gittigimizde yoktu ama ekmegin icinde servis ediliyormus normalde, ilk gun yedigimiz gibi olmasa da guzeldi. 
Her akşam (en azından orada olduğumuz 3 akşam) 'Eski Sehir' meydaninda festivalmişçesine, satıcılar vardı. Grill peynirler, kazanda patates, domuz çevirme, sıcak şarap, kızartmalar, tatlılar, danteller satıyorlardı.
Adini bilmedigim bu hamurisi tatlinin tadina bayildim. Sicacik ve citir citir.


                                                         Sicak sarap standi

Tam ortacag konsepti, cok guzel hareketler  bence.

                                                                   Domuz cevirme

Rehberden Bilgiler
İnsanlar için su neyse Pragtakiler için de bira o diye bir şey okudum.
45 büyük bira fabrikası varmış, en büyüğü de 1887'de kurulan Pilsen'miş.
Kişi başına düşen bira tüketimi yılda 160 litreymiş.
Mantar yaygın olarak yetişir, çok yenir, sevilir, kurutulur, dondurulurmuş.
%40 ateist, %40 hristiyan %20 de diğer inançlar benimsenmiş.
23 mahalleden oluşuyor, en merkezi ve popüler olanı ¨Prag 1¨ Unesco korumasındaymış.
Vltava nehrinin uzunluğu 460km imiş.
Prag nüfusu 1milyon 250 binmiş.
Savas sirasinda Hitler bile sehre kiyamayip bombalamamış.
3 Bolgeden olusuyormus. Bohemia, Moravia ve Slezia.
Sehirde toplam 18 kopru varmis.
Gecmiste birkac buyuk sel felaketi yasamis.

Bayram tatili sebebiyle butun turkler Prag'a akin etmis. Yerli goremedik neredeyse:) Her kosede rehberli turist grubu, her dukkanda turk turist vardi. Hediyelikciler turkce konusuyor, hele son gun dukkanlardan turkce sarkilar duyuluyordu. Turkler gercekten agzinin tadini her zaman iyi biliyor.:)

                                      
Yorucu ama keyifli bir geziydi. Tadı damağımda kaldı, Prag'dan ayrılmak çok zor geldi, gelirken  meşhur Çek likörü Becherovka'mızı da almadan gelmedik.
Yazımın sonunda Nazım Hikmet'in Pragla ilgili şiirini paylaşmak istiyorum, sık sık  gittiği cafe olan Slavia cafeye gidip kahve içememiş olsam da...
"Prag'da üç leylek lokantasında buluşurduk
şimdi bir yol kıyısında,gözlerim kapalı duruyorum
sen bir ölüm boyu benden uzak
belki Prag'da üç leylek lokantası yok
ben uyduruyorum
Prag'da üç leylek lokantasında buluşurduk
söylerdim içimden senin yüzüne bakarak"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder